Boşanma davalarında kusur belirlenmesinde tarafların mahkemeye sundukları deliller büyük öneme sahiptir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat hakkı” başlığını taşıyan 189. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz” hükmü ile de hukuka aykırı elde edilen delillerin mahkeme nezdinde dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.
O halde boşanma davalarında hukuka uygun delillerin neler olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu hususa ilişkin Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2022 tarihli ve 2020/2-26 E. 2022/1434 K sayılı ilamında bir boşanma davasında hukuka uygun delilin ne olduğu açıklanmıştır:
“Bu aşamada “bir delilin hangi durumda hukuka aykırı olarak elde edildiği” noktasının aydınlatılması gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat hakkı” başlığını taşıyan 189. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz” hükmü ile açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat gücü olamayacağı kabul edilmiştir. Böylece ispat hakkının delillere ilişkin yönünün hukukî çerçevesi çizilmiş; bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması esası getirilmiştir. Uygulamada kişilik haklarının, özel yaşam alanı ve sır alanının ihlâli sonucu elde edilen kayıtların delil olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir. Burada özenle üzerinde vurgulanması gereken husus; “hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda” medeni usul hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmesi ve bu konuda her somut olayda, o olayın özelliğine göre değerlendirme yapılması gerektiğidir. Bu konuda ihlâl edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Eldeki davada erkek eş tarafından dosyaya sunulan altı adet DVD ve içerisindeki videolar ile belirli aralıklarla alınan ekran görüntülerinin dökümüne ilişkin 17.03.2015 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; kadının “ya bak beni çekip durma, beni çekme, sen niye sürekli çekiyorsun senin amacın ne, neden çekiyorsun anlayamıyorum, napacan mahkemede delil olarak mı kullanacan” şeklindeki beyanlarından erkeğin ortak konut içerisinde çekim yaptığının kadın tarafından bilindiği bir başka ifade ile erkeğin bu çekimleri gizli olarak yapmadığı anlaşılmaktadır. Öyle ise dosya içerisinde yar alan CD'nin kadının bilgisi dışında hukuka aykırı yolla elde edildiğinden söz edilemeyeceği tartışmasızdır.”
Buna göre karşı tarafça bilinen çekimler, kişisel hak, özel yaşam ve sır alanını ihlal etmediği müddetçe boşanma davalarında delil olarak kullanılabilir. Hukuka uygun/aykırı delil belirlemesinin her somut olaya özel olarak yapılacağının unutulmaması gerekir.